rock müzik, bünyesinde bir çok müzik türünü barındıran bir tür olarak rock and roll'dan, and roll'un çıkarılmasıyla 1960 ların başında oluştu. rock müziği oluşturan bu müzikal alt türler de, kendi içlerinde alt türlere ayrılmışlardır. bu sebepten dolayı rock müziğin tarihini anlatırken, başlangıç noktası olarak rock'n roll dan yola çıkarsak büyük bir hata yapmış oluruz. çünkü; rock müziğini de içine alan pop müzik türleri bir çok müzikal alt türlerin sentezinden meydana gelmiştir.
peki müzik türleri arasındaki ilk etkileşim ne zaman, nerede ve nasıl gerçekleşmiştir? bu sorunun yanıtını 1730'larda amerika'daki, sonradan takılan ismi ile 'büyük uyanış'ta bulmak mümkündür. "büyük uyanışlar, amerikan müziğini de derinden etkileyen dinsel bir uyanışın birbiri sıra ortaya çıkan iki dalgasıydı."
birincisi dr. isaac watts adındaki bir ingiliz'e ait "hymms and spirituali"nin (1701) londra'da yayınlanmasıyla doğan ve 1739 boston baskısının yapılmasıyla amerika'nın bütün kentlerinde etkisi hissedilen yeni bir müzik anlayışının güneyin folk müziklerini etkilemesi sonucunda meydana gelmiştir. ikinci uyanış ise 1780-1830 yılları arasında yapılan kamp toplantılarında ortaya çıkan bir akımdır.
hıristiyanlaştırılmış siyahlar ayinlerini yaparlarken afrika dinsel törenlerinde görülen dairevi dans, çığlık atma, ritim tutma gibi öğeler dualara karışır. böylece siyahlar beyazlardan aldıkları spirituallerin içine atalarından miras kalan ritim ve coşkuyu katarak ortaya yeni bir tür müzik çıkarmışlardır. bu aynı zamanda dini müzikte siyah-beyaz ayrımını da doğurmuştur. beyazların spiritualleri oldukları yerde sayarken, siyahların yaptıkları bütün ülkeye yayılmakla kalmayıp, ülke dışına da çıkmıştır.
pek çok amerikan müziği gibi gospel de iç savaştan sonra güneyde spirituallerin devamı niteliğinde ayrı bir tür olarak kendini gösterir. spirituallere olduğu gibi gospellere de sadece siyahlara özgü diyemeyiz; ama pek çok siyah kiliselerinde ve siyah gurplarca icra edilmiştir.
19. yüzyılın sonunda kurulan pentacostalis ve hoolines kiliselerinde, afrika müziğindeki el çırpma ve ayakları yere vurma yoluyla yapılan müzik, gospel türünün ilk örneklerini oluşturur. gospel tarzında spirituallerden farklı olarak bu dünya ile ilgili vaatler daha baskındır; öbür dünya ise daha neşeli bir dille anlatılır. amerika'da, dini içerikli müziğin yanı sıra halkın ağızdan aktarım yöntemi ile günümüze kadar uzanıp gelen bir folk müzik kültürü vardır.
en eski folk şarkıları ya solo olarak ya da bir topluluk ile söylenmiştir. bu folk şarkılarına eşlik etmek üzere keman, banjo ve gitarın girmesi ile ilk pop müzik türlerinin temelleri atılmış olur. amerika'nın ilk pop müzik yıldızı jimmie rodgers'dir. rodgers, country ve boogie-blues harmanlaması yaparak; hillbilly, folk ve blues'dan aldığı sözleri birleştirerek country müziğin başlıca dayanağı halini almıştır. "rodgers, blues'u ödünç alan değil de hırsızlığını yapan ilk beyaz adam ve böylece country müziğin dominant modu haline gelenlerin sentezini yapan sanatçı olarak düşünülebilir."
bu yıllarda güney eyaletlerine yapılan ilk taşra gezileri sonucunda paramounts records, blues müziğin babası olarak anılan blind lemon jefferson'a ilk plağını yapar. bu tarihten sonra, jefferson, kendinden sonraki bütün blues ve rock müzisyenlerini etkileyecek kalitedeki parçalara imza atmıştır. rock'n roll; ragtime, blues, boogie, country, gospel gibi müzikal alt türlerin harmanlanması sonucu oluşmuştur. bu alt türlerden rock'a geçişteki son yapı taşı r&b'dur (rhtyhm and blues).
bu geçiş esnasındaki en önemli kişilerden biri robert johnson'dır. (1911-1938) esasında delta blues müzisyenleri içerisinde charlie patton ya da skip james gibi ondan çok daha önemli isimler olmasına rağmen johnson'un önemi; kişiliği ve yaptığı müzikle erken bir rocker olmasından kaynaklanmaktadır. bluesdan rock'a geçişteki bir diğer önemli olay ise elektirikli gitarın blues'da kullanılmaya başlamasıdır.
elektirikli gitarı ilk kullanan blues müzisyeni t. bone walker'dır. kendine has tekniğiyle, kendinden sonraki b.b. king, freddy king, buddy guy gibi gitar sihirbazlarını etkilemeyi başaran walker'da rock'a geçişte çok önemli bir rol üstlenmiştir. 1943-51 yılları arasında güneyden kuzeye yapılan göçler esnasında piyanoyla nefeslilerle tanışan delta blues icracıları rock'n roll'a geçişteki son müzik türü olan r&b'u oluştururlar.
bu müzik türü, genel olarak bütün siyah müzik sitillerinin karışımından, blues armonik yapısı ve formülü oluşmuştur. başlangıçta sadece siyahların radyo istasyonlarında ve sokaklarda yaşayan r&b, orta sınıf beyaz gençlerin bu müziği alışkanlık haline getirmesiyle birlikte popüler hale gelir. gün geçtikçe artan talepler, yayınlanan r&b plaklarının sayısının artmasına ve 25 mayıs 1949'da billboard müzik dergisi listelerinde r&b adında yeni bir başlık açılmasına yol açar.
1953 yılında chords grubunun sh-boom adlı parçaları r&b listelerine sığmayarak, popüler müzik listelerine geçer ve "1" numaraya kadar yükselir. 1954-55 yıllarında aynı müziği beyazlar icra edince bunun adını rock'n roll koyarlar. "ünlü rock'n roll piyanisti fats domino 'biz rock'n roll'a 15 yıl öncesine kadar new orleans'da r&b derdik" demiştir.
rock'n roll, gençler arasında o kadar rağbet görür ki, hem endüstriye karşı en radikal çıkışların kaynağı, hem de müzik endüstrisinin en yağlı geçim kaynağı konumuna gelir. rock'n roll'un r&b'den farklılaşıp kendine özgü bir müzik türü halini almasını sağlayan en önemli kişiler elvis presley ve chuck berry'dir.
rock'n roll'un büyük kralı evis presley r&b'yle, country ve hillbilly müziklerini çok iyi kaynaştırmıştır. chuck berry ise kendinden önceki gitarcıların tekniklerini sentezleyerek rock'n roll'un ilk gitar kahramanı olmuştur. zaten ikisinin de asıl şöhretleri bu birleştirici güçlerinden ve kendilerinden sonraki bütün rock müzisyenlerini etkilemelerinden gelmiştir. fakat endüstri rock'n roll'u çok çabuk yutmuştur.
araştırmacıların çoğu 1950'lerin sonunun rock'n rollmüziğinin de sonu olduğu konusunda görüş birliğine varmışlardır. 1950'lerin sonunda en ünlü rock'n roll müzisyenlerinden olan elvis presley askerde, buddy holly ölmüş, chuck berry ise hapistedir. 1959-63 yılları arasında rock müziğinde bir boşluk yaşanmış olarak düşünülebilir. fakat, işte tam bu yıllarda sonradan "60 gençliğinin lideri" ünvanını alan bir müzisyen, bob dylan ortaya çıkar.
dylan'ın ilk üç albümündeki müzikler ne folk müziği ne de rock'n roll müziği içerisinde tanımlanmıştır. dylan, şarkılarında siyah düşmanlığının inatla sürmesinden, savaşın anlamsızlığından, sevginin öneminden, dünyanın güzelliklerinin hızla yitip gitmesinden bahsetmiştir.
amerika'da gerçekleşen bu müzikal gelişimler bütün dünya gençliğini, ama en çok ingiliz gençliğini etkilemiştir. çocukluklarından beri rock'n roll müziğiyle büyüyen ingiliz gençleri arasından birçok müzisyen çıkmış; bunlar beatles, rolling stones, animals gibi ilk rock topluluklarını kurmuşlardır. bu gruplar, ilk zamanlarda amerikan müziğinin alt türlerinden etkilenmişler, fakat kısa bir süre sonra kendilerine özgü yapıları ortaya koyarak gerçek anlamda rock müziği yapmışlardır. bu gruplardan ilk piyasaya çıkanı beatles, kuruluşundan bir iki sene sonra, ilk albümlerindeki blues, boogie, gospel şarkı ailelerinin parçalarını kopya etmekten ve rock'n roll'a yakın parçalar yapmaktan yavaş yavaş vazgeçmeye başlamıştır.